062–Peri demek…

Font Size :
Dark Mode
Reset Mode



062–Peri demek…




Çevirmen: Bakakuun
.
.
.
Golem’ i buharlaştırdıktan sonra kötü bir gülümseme çaktım.
Ku ku ku.
Şimdi konuşmaya benim şartlarımla devam edebiliriz.
[Pekâlâ, eğer alevler içerisinde yanarak ölmek istemiyorsanız, ortaya çıkmaya ne dersiniz?
Nerede saklandığınızın farkındayım, biliyorsunuz değil mi?]

Nerede olduklarını tahmin edebiliyorum ama kesin yerlerini bilmiyorum.
Kendi istekleri üzerine ortaya çıkmalarını tercih ederim.
Sözlerime cevap olarak büyük bir panik içerisinde,
[Tamam! Tamam, tamam, tamam!!!
Buyurduğun üzere, utanç içerisinde, önündeyiz!!!]
Ve yusufçuk gibi kanatlar sırtlarından çıkmış küçük şirin kızlar (?) uçarak geldiler.
30 santimden büyük değildi boyları. Cüce değiller, masallarda duyacağınız perilerden.
Grubun önünde gösterişli elbiseler giyinmiş kızlar sıraya girdi; arkalarında başka bir grup daha vardı ama elbiseleri basitti.
Genel olarak, pastel tonlarda (siyah) giyinmişlerdi.
[Ta-daa! Ben gyüce-…]
Dilini ısırdı.
Dalga geçsem mi? Görünüşe göre telepatik konuşmaya o kadar alışmış ki nasıl konuşulacağını unutmuş.
[… İyi misin?]
Elini kaldırdı cevap olarak,
[Ben on yüce İblis Lordundan birisiyim! Labirentin sahibi Ramiris!!!
Kibirli hareketlerinize son verin! Tevazu gösteriniz!!!]
Mutlu bir şekilde bunları söyledi.
Gururlu bir şekilde neredeyse var olmayan göğüslerini göstererek. Neden acaba bu kadar sinirlenmiş hissediyorum…
Öncelikle, kafasına karate chop’ u indirelim.
[Uhyou!!! N- Neden vurdun! Kalp krizi geçirteceksin!!!]
Kaçarak küçük bedeniyle hayıflandı.
“Ne kadar kötü, değil mi~? Değil mi~?”
“Öldürsek mi? Öldürsek mi?”
“Ama, ama, ama, ama, Golem’ i alt etti, değil mi?”
“İmkânsız. İmkânsız. Katlediliriz!”
Ne kadar gürültülüler.
Kafamın içi konuşmalarıyla doluydu.
[Ayrıca sen hile yapıyordun! Neden [Düşünce Kontrolü]’ nden etkilenmedin!
Senin gibi birisiyle karşılaşalı uzun zaman oldu!!!]
Ne kadar da sinirlenmiş.
Anladım, yani hissettiğim bu garip öfke onların [Düşünce Kontrolü]’ ne dayanmış olmamadan kaynaklanıyor, değil mi?
Ancak, bu perilerin (bebelerin) arasında bir İblis Lordu olmasının imkânı yok. Halen daha benimle kafa mı buluyorlar?
[Hey, bir daha yalan söyleyeceğin zaman inanması daha kolay bir tane söyle,
Siz bebelerin arasında bir İblis Lordu olmasına imkân yok!]
[Bize bebe deme! Cidden, ne kadar kabasın. Bir İblis Lordu değilsem, ne olabilirim o zaman!]
[Ha? Bir salak? Her neyse, İblis Lordlarından konu açılmışken, arkadaşım Milim ile karşılaştırıldığında ne kadar komik durduğunun farkındasın değil mi? Onunla karşılaştırışsam sizi, siz… Acınasısınız?]
[Aptal! Aptalaptalaptalaptalaptalaptal!!! Çok Aptalsın! ~!!!!!!]
Ramiris isimli peri gürültülü bir şekilde bağırdı ve tekrar nefes almak için durakladı.
Ve
[Dinle bakalım,
Milim dediğinde, kesinlikle o tahmin edilemez barbar İblis Lordu Milim’ i kast ediyorsundur.
Her şeyi bilek gücü ile halletmeye çalışan Milim’ i.
Onun mantıksız barbarlığını bana, güzel olan bana karşılaştırarak, kabalık etmiyor musun?
Hey, eğer bu farkı anlayamıyorsan ben daha ne yapayım!]
Kelimeleri tamamen öfke ile doluydu.
Ve
[Ayrıca, garip olan sen değil misin?
O da neyin nesiydi? Birden bire o kadar tehlikeli bir yeteneği kullanmak zorunda mıydın?
O Cehennem Ateşini yaratabilmek için kim bilir kaç tane yeteneğe sahip olman gerekiyordur.
Lütfen mantıksızlaşma.
Ah her neyse,
Milim’ in tanıdığı olmana şaşırmıyorum artık; inanıyorum sana.
Yani, sen de bana inan!]
Nedense, yalan söylemiyor olabilir (gibisinden hissediyorum).
Yani, demek isteğim, yakından bakınca baya zararsız gözüküyorlar.
Ve oturup konuşunca aslında sizi dinliyorlar.
Nedense, atıştırmalıkları hazırlıyordum.
Eğer ben misafirsem neden rollerimiz tersine döndü.
Hani umurumda da değil de.
Çocuklar perilerle arkadaş oldular ve atıştırmalıkları yiyorlar, memnun olmuş bir yüz ifadesiyle.
Evvela, bizi şaşırtan Golem eğlendikten sonra gösterilecek bir şeymiş.
Aslında, bizi öldürmeye ya da incitmeye çalışmamışlar.
Bu nedenle,
[Aaaah… Ve tam da o kadar parça içinden yapmayı bitirmiştik…]
Gönülsüzce hayıflandı.
Artık bu konu hakkında yapılabilecek bir şey yok. Eğer öldürmeseydim o beni öldürürdü – yani bu şekilde düşündüm o zaman…
[Ne kadar işlevsel olduğu hakkında bir fikrin var mı?
Toprak Perileri ağırlığı kontrol ediyordu,
Su Perileri her özgün eklemi hareket ettiriyordu,
Alev Perileri gücünü sağlıyordu,
Rüzgâr Perileri ısısını kontrol ediyordu.
Birçok kimyasal elementin kombinasyonu.
Araştırmacıların dehasının doruk noktasıydı…]
İlginç bir şekilde ısrarcı.
Eğer bu şekilde sonlanacağını bilseydim, onu özümserdim ve bir kopyasını yapardım da bunu gerçekten yapıp yapamayacağım hakkında bir fikrim yok…
Ama Araştırmacıların dehası ha? Kaijin’ in anlattıkları ile bir ilgisi var mı – Cücelerin Elfler ile ortak olarak gerçekleştirdikleri “Büyülü Askerler” hakkındaki planla.
[Hey, Cücelerin ve Elflerin birlikte araştırdığı Büyülü Askerler hakkında mı konuşuyorsun?]
[Bingo, bingoooo!!!
Nereden bildin! Kalbi – Peri Büyü Devresi’ ni kullanmayı beceremediklerinden başarısız oldu!
Bu yüzden, attıkları parçaları biz aldık!
Bu bizi… Birer deha mı yapıyor? O kadar müthiş miyiz biz?]
Sinir bozucu, ama, evet müthiş.
Ama hayaletleri kullanan araştırmacılardan bahsediyoruz burada ve periler de hayaletlere yakın bir varlık – diğer bir deyişle, bu olaydaki maharetleri sorgulanamaz.
Her neyse, Ramiris’ in hikâyesini özetleyecek olursam: insanlar hayaletlerin (ruhların) gücünü kontrol ederek bir Golem yaratmaya çalışmış.
Bedenini büyü enerjisi ile doldurmuşlar, sanki kanı gibi ve hareket etmesi için yağ kullanmışlar. Ağırlığını büyü ile kontrol etmeye çalışmışlar.
Ama mantıksız bir varlık ortaya çıkmış.
Demek istediğim, beş metre uzağa giderse büyü kaynağı kesiliyormuş.
Ancak eğer kullanılır olabilseymiş dehşet verici bir silah olurmuş.
Ramiris bir salak olmasına rağmen herhalde müthiş biri.
[Pekâlâ, senin ne kadar müthiş olduğunu anladım.
Şimdi, bu müthiş senden bir ricam var!]
Diye haykırdım.
Sonra, çocukların durumlarını açıkladım.
Hiçbir şeyi saklamadan: sadece ve sadece gerçeği ağzıma aldım. Çocuklar dikkatle dinlediler.
[Anlıyorum, anlıyorum~
Hatırladım. Buraya bazı şeyleri denemek için gelen birisi vardı.
O zamanlar daha bir İblis Lordu değildi.
Yani, Onu tek bir yumruk ile indirebilirdim! Şüphesiz! Cidden….]
Bu kesin yalan.
Yani, sadece gözlerini kaçırmıyordu – gözleri çukurlarında dönmekten kontrolden çıkmıştı neredeyse.
Hikâyesini dinledim.
Bir gün, genç Leon buraya gelmiş.
Ramiris’ in [Düşünce Kontrol]’ ünün bir etkisi olmamış.
Aslında, kontrol edilen Ramiris’ miş.
Sadece 〈İllüzyon Büyü〉’lerini etkili bir şekilde kullanabilen Ramiris için yapabileceği başka bir şey yokmuş.
[Ayrıca, sende de olduğu gibi, illüzyon büyüsünü kullanamadığım takdirde orada oyun bitiyor!
Oynayabileceğim başka kozum yok, anlıyor musun?
Bu şirin mi şirin Ramiris’ in başka bir planı yoktu.
Bu yüzden, Golem’ i elim ve ayağım yaptım…
Ve benimle devamlı dalga geçen İblis Lordlarını susturmak için…]
Yine hayıflanıyor.
Tamamen cesareti kırılmamış ama kesinlikle kin güdüyor.
Yani, daha İblis Lordu olmamış Leon’ a kaybetmiş ve ona yardım etmek zorunda kalmış.
Görünüşe göre bazı şeyleri araştırıyormuş – nasıl hayaletlerin çağırılacağı hakkındaki bilgileri.
Hiçbir fikri olmadan Üst Sınıf saf öfkeden oluşan bir Alev perisi (ruhu) çağırmış ve sonra onu yollamış.
Bunu perilere söylediğinde, periler şaşkına dönmüşler.
[Ve sonra, bu absürt ricada bulundu – Dünya Gezginlerini çağırmak, diğer dünyalardan belirli kişileri çağırmak!
İmkânsızı istemeyi bırak, salak mısın!
Bunu dediğimde neredeyse ağlayacak gibi oldu…
Yok! Cidden, ağlamaya başladı!
Evet. Kesinlikle bunu abartmıyorum.
Acınası ~!!!
Mızmız (sulugöz) ama çok küstah! Aptal!!!]
Neden tek başına heyecanlanmaya başladı?
Bu bir İblis Lordu mu? Şükürler olsun, eğer ilk tanıştığım İblis Lordu o olsaydı hepsini acınası varlıklar olarak düşünürdüm.
Ama, iyi olacak mı durumu? Eğer birisi kötü niyetli dedikodusunu duyarsa, silinecektir (öldürülecektir), öyle değil mi…?
Demek istediğim onu kolayca yenebilirim – ezip geçebilirim.
[Hey…
Kaba bir şey düşünmüyorsun değil mi?]
[Yok, hiç düşünmedim?]
Bana şüphe ile bakmasına karşın bir aptal olduğunu unutmayalım.
Kandırması kolay bir aptal.
Bu arada, konuşma başka yerlere saptı.
Mesele bu, Üst Sınıf perilerin çocukların yıkımını durdurmasını istiyorum.
Bu aptaldan çok fazla bir şey bekleyemem ama yine de sormaya karar verdim.
[Yani, durum bu şekilde, acaba bedenin yıkımını bir perinin durdurup durduramayacağını merak ediyordum.
Ne düşünüyorsun?]
Yüz ifadesi ciddileşti.
Çocuklara baktı – her birinin yüzüne.
Bunun gibi bir yüz ifadesi yapabiliyor muydu? Bir İblis Lorduna yakışmayacak bir ifade – sevgi ile dolu.
[Um, Biliyorsundur, bir İblis Lorduyum, aynı zamanda azizlerin yol göstericisiyim.
Kahramanlara kutsal koruma bahşediyorum.
Bu yüzden merak etme! Ben adil biriyim.
Ben, önünde duran bu şahıs, bütün dünyanın dengesini korudu!]
Yani? Bu ne demek?
Bunu düşünürken, bana bakmak için döndü,
[Pekâlâ, çağırma için yardım edeceğim. Çağırılabilecek en iyi perileri çağıracağız!]
Diye haykırdı.
Bu şekilde Ramiris tarafından periler hakkında bilgi edindim.
Bir peri…
“Bir hiçlikte güç yerini buldu.
Bu kutsal bir peri (ruh). Yüce kutsal ruh, gücün kaynağı.
Bunlar arasında, aydınlık ve karanlık, iki yüce ruh (yer alır).
Dünya ile aynı zamanda var oldular.
Ama, dünya somut değildi, bir forma sahip değildi, yarı somut bir varlık.
Aydınlık ve karanlık, karanlık ve aydınlık.
Birbiri ile karışmayacak iki benlik.
Bir gün, zamana hükmeden ruh varoldu.
Aydınlık ve karanlığın çocuğu.
Ve bu şekilde dünya hareket etmeye başladı.
Hareket eden dünya dönmeye başladı, amaçsızca, kendi etrafında,
Ölüm ve yaşam akımının içerisinde.
Toprak, Su, Ateş, Rüzgâr ve Gökyüzü – beş yüce peri benliklerini kazandı.
Ve o zamandan beri bunlar sekiz yüce ruhtur.
Aydınlık dünyayı kapsayana kadar, karanlığı yok edene kadar,
Yeni bir peri doğana kadar, her şeyi yok edene kadar.
Yaşam ve ölüm.
Dünyanın sonunu müjdeleyene kadar…”
Dedi.
[Başka bir deyişle, öncelikle kutsal peri var oldu ve diğer sekizini doğurdu?]
Olağanüstü… Öyle değil mi? Bir efsaneye göre içeriğinde Tanrılar eksik kalmış.
Belki de bu, bu dünyanın gerçekliğidir.
Bu arada, yüce ruhlar egoya sahip değiller – enerji kütleleri.
Ateş Ruhu sadece benliğin fazla bir parçası.
Ve bu bilince sahip parça bu şekilde bir canavara dönüşmüş.
Özetlersek, normal ötesi bir fenomen bu.
Anladığımdan değil, anlamak da istemiyorum.
Ama ne yapmamızı istediğini anlıyorum.
Yani,
[Başka bir parça yarat, öyle mi?]
Ramiris kafa salladı.
Yeni bir ruhu var etmek. Eğer bu olmazsa var olan birini çağırmak.
Kolay bir görev değil.
Düşünce kabiliyetine sahip olduklarından bir ruhun itaat etmesini sağlamak zor olacak.
Dahası, çocuklar bunun altından kalkabilecek mi bilmiyorum.
Yine de,
Denemekten başka şansımız yok.
Ya sıkıntılarımı giderecek bir peri çağıracağız ya da çocuklarla bir olacak bir tanesini çağıracağız.
Oraya gelince çözeriz bu problemi.
Çocuklara baktım.
Hepsi ciddi ifadelerle bana bakıyorlardı.
[Tamam mı?]
[[[Evet!]]]
Aptalca bir soru.
Geriye kalan yapılacak tek şey az bir şey inanmak ve denemek.
☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽
TL Not:
Teknik arızalar nedeniyle…
(Yok bu güzel bir bahane değil)
Demek istediğim…
(Güzel olmadı, fazla kibirlimsi…)
Yani, fasülye size çok faydalı bir bitki ve yoğurtla çok güzel gider…
Öhöm… Sorumluluklarımın son günlerde 10000000000 kat artmasından dolayı geciktim, affedin…Lütfen…
(Deadpool da amma filmdi bea)
Cidden üzgünüm…



Önceki Bölüm |          | Sonraki Bölüm