055–Maceracı Kaydı

Font Size :
Dark Mode
Reset Mode



055–Maceracı Kaydı


Önceki Bölüm |          | Sonraki Bölüm 


Çevirmen: Bakakuun
.
.
.
Kontratı da imzaladığımıza göre geriye yapacak tek bir şey kaldı.
Aynen, kutlama zamanı.
Geçen gün “yeni” sulara yelken açamadım” ama bugün durum farklı.
[Myourmiles-kun bundan sonra bir plan-programın var mı?]
[Fufufufu, Danna da “bundan” hoşlanıyor ha. Bendeniz, Myourmiles tam düşündüğünüz yeri biliyorum!]

[Hoho! Ama bunu gibi şeylerde standartlarımın yüksek olduğunu biliyorsundur umarın?]
[Lütfen bana bırakın! Kesinlikle eminim memnun kalacağınıza!]
Ve bu şekilde geceyi içerek geçirdik.
Ne kadar mükemmel bir gün oldu!
Bu şekilde bir haftadadır Myourmiles’ in şirketinin bakımındayım.
Tabi ki bütün gün eğlenmiyorum.
[Gölge Yürüyüş]’ ü kullanarak Brumund Krallığı ile aramızda yapılan antlaşmayı Rigurdo’ ya ilettim ve Bester’ a seri üretime geçmesini söyledim, buna benzer şeylerle uğraştım.
Kaijin ve Gerudo’ ya da buraya kadar yol yapmalarını emretmeyi de unutmadım.
Aynı zamanda bir gün çıkıp gelebilecek zırh ve silah bakımı konusunda eğitimci maceracılar için kalacak yerde ayarlamalarını sağladım.
Bir (inşa) projeyi bitirmemize rağmen herkes başka bir tanesine başlamaya hevesli gibi gözüküyordu.
Emirleri verdikten sonra geri dönerek akşamı içerek geçiriyordum; günlerimi bu şekilde geçti gitti.
* * *
Emirlerimi aldıktan sonra şehir hareketlenerek canlılaşmaya başladı.
İşleri onlara bırakmamda bir sıkıntı olmamalı. Bu şekilde devam ederse yolu gelecek iki ayda bitirirler.
Orta saflıktaki iksiri satarak 110 altın kazandım. Elimdeki para ile birleştirildiğinde, şu anda 126 altınım var.
100 altını Myourmiles’ a verdim ki şehrimize her türden baharat, tohum ve sebze kökleri getirsin diye. Ama hala 26 altınım var.
Baya yüklü bir miktardı ve kalbimin arzuladığı gibi har vurup harman savurmak istiyordum bu parayı ama satın almak istediğim bir şey göremedim.
Kaldığım müddet boyunca Myourmiles karşıladı içkilerin parasını.
Gelecekte daha “iyi niyetli” ilişkiler kurmak için amaçladı bunu büyük olasılıkla.
Yani cidden canımın istediği gibi hareket ettim. Diğer bir deyişle, hayal edilebilecek en iyi hizmeti gördüm.
Myourmiles kesinlikle kullanışlı biri.
Ve bu şekilde tüccarla arkadaş oldum.
Ama gardımı indirmiyorum.
Myourmiles yüzündeki gülümsemesi ile insanları yumuşatıyor ve bu gerçek bir tüccarın işareti.
En yüksek faiz oranı ile insanlara para da ödünç veriyor ve potansiyel müşteri olabilecek bir sürü kişinin dükkânına uğradığını gördüm.
Ama bunun gibi kimselerle kişisel olarak görüşmüyor gibi aksine dükkândaki personele bırakıyor.
Lisanslı bir tüccardan beklenildiği gibi kar elde etmek için birden fazla yönteme sahip.
Ayrıca para ödünç almaya gelen soylularda var.
Borca girmek korkutucu bir şey, her zaman lehinize kullanılabilir.
Yani iki tarafta kazançlı çıktığından ters düşeceklerini (ihanet) zannetmiyorum.
Tüccarların her şeyden önce akıllarında gezindirdikleri düşünce iki tarafında kazancı; kırılgan bir ittifak yerine dürüst bir bağ kurmak daha iyi.
Bütün hafta nasıl bir tip olduğunu, gelecekte işbirliğine devam etsem mi diye inceliyordum onu.
* * *
Kontratı imzaladım ve gelecekteki teslimatları düzenledim.
Herhâlde bir yolculuğa çıkma zamanı geldi.
Myourmiles’ e düşündüklerimi aktardım.
[Geçen hafta için teşekkür ederim. Takılmak için bir daha uğrayacağım!]
[Danna… Geri dönüşünüz bekleyeceğim! Lütfen, lütfen, bir daha uğra olur mu!]
[Anladım. İki aya seni korumak ve şehre eşlik etmek için bir grup yollayacağım. İsmim üzerine geleceklerinden anlarsın, bunu sana bırakıyorum.]
[Anlaşıldı!]
Kelimelerin değiş tokuşuyla ayrıldık.
Dükkândaki personel ve diğer müşteriler Myourmiles’ in alçak gönüllülüğünden şaşırmıştı.
Başta neden şaşırdıklarını anlayamamıştım ama biraz düşündükten sonra mantıklı geldi şaşırmaları; normalde kibirli davranan dükkânın sahibi bir çocuğa karşı bu kadar mütevazı şekilde davranıyor – kesinlikle tuhaf bir kesit.
Belki konuşmalar sırasında yetişkin halime bürünmeliydim, aman artık çok geç.
Ve dükkândan ayrıldım.
Dükkândan ayrıldıktan sonra direk Özgürlük Birliğine doğru hareket ettim.
Kagurazaka Yuuki ile tanışabilmem için mektubu çoktan yazdılar.
Tabi ki onu almaya gitmeyi düşünüyorum, ama en sonunda bu dünyada da bir kimlik sahibi olmam gerekiyor.
Aksi takdirde ülkeden ülkeye geçerken her seferinde kimlik isteyecekler ve bu can sıkıcı olur.
Bir maceracı olarak kaydımı yaptırırsam sadece tek bir ülke tarafından değil, Lonca ile işbirliği yapan bütün ülkeler tarafından tanınırım.
Kayıt olduktan sonra bir sıkıntı ortaya çıkmadıkça büyük olasılıkla Ingrasia Krallığı’ na doğru ilerlemeliyim.
Daha da ertelemeden resepsiyona doğru sıraya girdim.
Öğlenleri baya rahat gözüküyorlar bu yüzden hemen birisine derdimi anlatma fırsatım oldu.
[Kayıt, lütfen.]
[Ufaklık senin için fazla erken değil mi?]
Resepsiyona bakan abla hafifçe isteğimi geri çevirdi.
Dış görünüşümü düşününce beklenecek bir şey yine de bıktırıcı bir şey.
[Yok, bunu önemsemediğimden bir problem yok.]
Bunu dedikten sonra resepsiyondaki abla tereddüt içerisinde kayıt formunu uzattı.
Bana verdiği formu doldurdum.
İsim, yaş, özellik, doğum yeri ve benzeri.
Görünüşe göre sadece bildiklerimi doldurmam yetiyor.
Bu yüzden sadece ismimi yazdım ve kendimi bir kılıç kullanan bir savaşçı olarak tanıttım.
Bununla birlikte formu doldurmayı bitirdim. Sırada Loncanın hangi alt kolluna katılacağıma karar vermek vardı.
Birden fazlasına katılabiliyorum yani kafa yoracak bir durum değil.
“Zapt Etme” bölümüne katılmayı seçtim.
[Ufaklık bu tehlikeli bir kol, emin misin?]
Endişelenen resepsiyoncu abla bunu dedi ama endişelenmemesini söyledim ona.
En sonunda pes etti mi acaba diye merak ediyordum ama
[O zaman bir sınamaya tabi tutalım seni.
Eğer şehrin duvarlarından çıkarsan en düşük sınıf F değil E.
Bu yüzden bir sınama olmadan senin loncaya katılmana izin veremem (onaylayamam).
Ne yapacaksın? Pes etmek kötü bir şey değil, biliyorsun değil mi?]
Özgürlük Birliğine katılmak-kayıt yaptırmak, katılanı F sınıfına atıyor.
Savaş konusunda uzmanlaşan bölümlere ancak katılabilmek için en azından E sınıf olmak gerekiyor, ha?
Anladım.
[O zaman lütfen beni sınayın.]
Sınavı kabul etmeye karar veridim.
Yazılı bir sınav olmadıkça bir problem olmamalı.
Resepsiyoncu abla ayağa kalktı ve içeri yöneldi. Sonra, yanında bir adam getirdi.
Büyük olasılıkla sınavı gözetleyecek.
[Sınava tabi tutulacaksın, ha? Her neyse, gel benimle.]
Dedi ve başka bir binaya geçtik.
Bunu gören canları sıkılmış ve yapacak daha iyi bir şeye sahip olmayan maceracılar aralarında fısıldamaya başladı.
[Oi, oi o küçük çocuk sınava girmeyi düşünmüyor değil mi? Bu çok gülünç olur!]
[Geçip geçmeyeceğine iddiaya girelim mi?]
[Yapma, sonuç daha başlamadan ortada!]
[Ama belinde değişik bir kılıcı vardı, ona benzeyen bir şey daha önce hiç görmedim!]
[Baya yetenekliye de benziyor…]
Birbirlerine fısıldadılar.
Harcayacakları zamanlarının bol olmasından bunun gibi şeyleri konuşma fırsatı bulunca hemen atılıyorlar.
Sonuç olarak, sınavı izlemek-incelemek için arkamızdan geldiler.
Sınav spor salonu büyüklüğünde bir binada yapılıyordu.
Diğer sınıfa yükselme sınavları da bu binada yapılıyordu. Gereken rütbeye sahip olmayanlar gerekli istekleri kabul edemiyor bu yüzden sınava her an girebiliyorsunuz.
Bu amaçla bütün loncalardan (kollardan) bir gözetmen her zaman burada.
Ama gözetmenler bile acil durumlarda çağırıldığından askeri hizmetten emekli olmuş A- sınıfından maceracıları tutuyorlar.
Buna benzer bir şekilde, kısmen genç sayılabilecek önümdeki adamın bir bacağı yok.
Büyük olasılıkla görevlerini yerine getirirken kaybetmiş ve bir gözetmen olmuş.
[Başlamadan önce belirteyim, eğer sınavı geçersen E sınıfı olacaksın ve D, C sınıflarının sınavlarına tabi tutulmaya hak kazanacaksın. Ancak eğer başarılı olmazsan bir daha sınava girmek için 100-F sınıfı puanı toplaman gerekecek.
Anladın mı?]
[Sıkıntı yok.]
Diye cevap verdim ve gözetmen de buna karşılık kafa salladı.
Ve ilerideki alanı göstererek,
[Test bir büyü halkası içerisinde gerçekleşecek. Gir. Sonra hazırlıklarını bitir ve sınava başlayacağız.]
Parmağının ucunda gösterdiği alan bir büyü halkası içerisinde çapı yirmi metre genişliğinde bir yerdi.
İçine girdim. Aynı zamanda kubbemsi bir bariyer aktifleşti.
Bazı insanlar bur tarafa doğru heyecanlı bir şekilde bakıyorlardı.
[Hazırım!]
Diye haykırdım.
[Pekâlâ, o zaman, önündeki düşmanı alt et!]
Dedi gözetmen ve halkaya büyü aktardı.
Çağırma büyüsü.
Ve bir tazı önümde belirdi.
Alıştırma yapmak için genelde kullanılıyor bu yöntem ama durum sadece bundan ibaret.
Tazının hırıldamasından hızlı ve belki de bana karşı olan korkusunu göstermesinden hızlı kafasını tek bir hamlede bedeninden ayırdım.
[Yo. Alt ettim, sıradaki lütfen!]
Bir sessizlik ile karşılandım.
[M-müthiş…]
Bu fısıltıyı duydum.
Gözetmen ilk defa kafasının karıştığını belli etti.
[Sen… Bir acemi değil miydin?]
[Hayır, hiç acemi olduğumu söylemedim, öyle değil mi? Hızlıca A sınıfı olmayı istiyorum!]
[Üzgünüm, buradaki sınav ile sadece B sınıfına yükselebilirsin; B+ ve üzeri sadece sınavalar merkezde gerçekleştiriliyor.
Peki, ne yapacaksın şimdi? B sınıfına kadar yükselmeyi deneyecek misin?]
[Öyle mi… Anladım! O zaman B sınıfına yükselmeyi deneyeceğim, lütfen.]
Zahmetli bir şey olduğundan hızlı bir şekilde bitirelim bu işi.
Sonuçta oraya gideceğimden o zamana kadar bütün testleri geçelim bari.
Kelimelerime karşın kafa salladı ve sakinliğini geri kazandıktan sonra gözetmen sıradaki düşmanı çağırdı.
D → Tazı Kurt
C → Dev Ayı
C+ → Dev Yarasa
Rahatlıkla çağırdığı bütün canavarları-düşmanları kesiyorum.
İzleyenler artık sessiz, kapışmamı izliyorlar. Büyük olasılıkla gözleri, önlerinde gerçekleşmekte olan sahneye yapışıp kaldı.
Her halükarda, şimdiye kadar ki rakiplerimi tek bir hamlede alt etmeyi başardım.
Dev yarasa ortaya çıktığında güldüm, bana saldıralı acaba kaç yıl olmuştu!
Ve onu da alt ettikten sonra çoktan C+ sınıfına yükselmiştim.
Sıradaki B sınıfı,
[Müthiş, bu kadar yetenekli olabilmen…
B sınıfı canavar güçlüdür, hazır mısın?]
[Sıkıntı değil, lütfen yollayın!]
Bu şekilde düşman çağırıldı.
Dört oynak kola sahip bir iblis, adı: Alt Sınıf İblis.
İlk defa İblis Irkını gördüm. Onu yemeyi ve yeteneklerini elde etmeyi istiyorum.
[Bu canavar alt sınıf bir İblis! Fiziksel saldırılar ona işlemeyecektir.
Pekâlâ, şimdi ne yapacaksın bakalım? Pes etmek için geç değil! O yaratıktan alacağın yaralar seni öldürebilir!]
Gözetmen haykırdı bir nevi heyecanlı bir şekilde.
Büyük olasılıkla şimdiye kadar çağırdığı canavarlar rahatça alt etmiş olmamdan sıkıntı duyuyor (kıskanıyor).
Ama ne yapsam ki? Yeteneklerimi ya da büyülerimi göstermek istemiyorum.
Bunun hakkında kafa yorarken, alt sınıf iblisin gözleri kırmızı bir şekilde parıldadı ve büyü hazırlıklarına başladı.
Sonra dört tane ateş topu fırlattı, B sınıfı canavardan da beklenildiği gibi gerçekten müthiş.
Kolayca saldırılarından kaçtım, arkadaki bariyerde patladıklarını bulanık bir şekilde hissettim.
Ancak, o üç ahmak bunu yenmeyi gerçekten başardılar mı?
[Hey, alt sınıf iblis bir takım ile kapıştığın canavar değil mi?]
[Evet. Ben de aynı şeyi düşünüyordum.]
[Hey, hey, tek başına onu yenebilmen imkânsız Bu B+ sınıfı sınavı gibi!]
Buna benzer açıklamalar duydum.
Gözetmene dikkatli bir şekilde bakarsam, gözleri kıpkırmızıydı.
Hmph (tatsızlık belirten fonetik). Durumu kabullenememesi beklenecek bir şey, neyse.
Fiziksel saldırılar cidden etkili değil. Yarı maddesel bir benlik sonuçta. İblis Irkı, görünüşe göre zekâya sahip ruhani bir benliğin somut bir beden elde etmesi ile ortaya çıkan bir Irk.
Alt sınıf İblis bütün saldırılarından kaçmayı başarabilmeme gıcık olmuştu bu yüzden dört kolu ile saldırmaya başladı.
Kolayca yiyebilirim onu.
Seçim şansım yok, kılıcı büyü ile sarmalayalım, büyülü bir kılıç haline getirelim.
Her zaman yaptığım gibi aura (ruh enerjimin)’ mın az bir miktarını ortaya çıkardım ve dikkatlice, canavar olduğumu belli etmeyecek bir şekilde kılıca yönlendirdim.
Şimdi, tek yapmam gereken onu kesmek.
Kılıcım ile ikiye ayrılan alt sınıf İblis hiçliğe dönüştü ve kayboldu.
[Yo. Bitti mi? Bu B sınıfı olmak için yeter mi?]
İzleyiciler bir an sessizliğe büründü ama…
[Müthiş ~!!! Kızım, sen harikasın!]
[Maskeni çıkarda bize biraz yüzünü göstersene!]
[Sapık herifler! Onları takma, bizimle bir parti kur!]
Ve buna benzer ifadeler salon boyunca yankılandı.
Kargaşa kıyamet.
Gözetmende sakinleşmiş gibi,
[Harikulade! Geçtin! Sollayarak geçtin.]
Elimi sıktı,
Biraz önce durumu kabullenmeye direnmesini tamamen unutmuş gibi, umurumda da değil de.
Ve izleyicilerin isteklerini yok sayarak ana binaya geri döndüm, formaliteleri bitirmek için.
B sınıf bir maceracı olarak tanındım ve gerekli kardı (kimliği) aldım.
İsim: Rimuru
Sınıf: B
Özellik (Ustalık): Kılıç
Bölüm: Zapt Etme
Kartta bunlar yazıyordu. Anlaşılan boş bıraktığım yerler karda işlenmemişti.
Tamamdır, artık kendime bir maceracı diyebilirim.
Kardı aldım ve teşekkür ettim.
Resepsiyoncu abla artık bana farklı davranıyordu. Biraz önce bir çocukmuş gibi davranıyordu ama şimdi bir yetişkinin hak ettiği saygı ile karşılıyordu.
Bir profesyonelden de umulduğu gibi. Davranışlarını düzeltmede zaman kaybetmiyor.
Onları geride bırakarak Fuze’ ye yük olmaya gittim. Birisine yolu gösterttim.
Büyü halkasından geçtim ve kapıyı çaldım.
İçeri girdiğimde Fuze bana döndü ve haykırdı,
[Oi oi, çok fazla dikkat çekiyorsun!
Alt sınıf bir İblisi bir kılıçla kesmek… Kendini tutmayı (gücünü kontrol etmeyi) bilmiyor musun!
Büyülü bir kılıç, değil mi? Büyü ile eşyaların güçlerini arttırabilen büyücüler bile bu kadar gücü kullanamıyorlar, ah işte şimdi hallettin (halt yedin?)!]
[Hmm? Bir problem mi yarattım? Aslında, eğer izliyorduysan durdursaydın ya!]
[Cidden… Bunu yapacak zamanım bile yoktu…
Sıkıntı değil, büyü kılıçları “Dünya Gezginleri” tarafından tanıtıldı ve şu anda sınanıyorlar (üzerlerinde deney yapılıyor).
Yani, onları kullanan insan sayısı az.
Bunu canavarlara karşı koz haline getirmeyi düşünüyoruz, bu yüzden kullanıcıları sadece davetiye ile seçiliyor.
Gözetmeni ben susturacağım ama şu andan itibaren daha dikkatli ol!]
Kılıca büyü yönlendirmek (sarmak) – herkes tarafından uygulanan bir teknik olacağını düşünürdünüz ama aslında yapması baya zor bir şey.
Yani, izleyenler olmasaydı direk yerdim de.
Bunu kafama takmıyorum ama anlaşılan bir sürü üst sınıf yeteneğe sahibim; yani, kılıca büyü aktarmayı öylesine seçtim diye fazla dikkat çektim.
Şu andan sonra birisi ile savaşmayı planlamıyorum da.
Ama daha dikkatli olmalıyım.
[Teşekkürler, daha dikkatli olacağım, hadi bana müsaade!]
[Tamamdır! Merkeze selamlarımı ilet ve dikkatli ol!]
Fuze’ ye teşekkür ettikten sonra ve tanıtıcı (takdim) mektubunu da alarak Özgürlük Birliği’ nden ayrıldım.
Kimlik olarak Lonca Kardı elde ettim ve yolculuk için paramı da çıkardım.
Şehrim için desteği hazırladım ve bir ülke ile diplomatik ilişki kurdum.
İlk defa dışarı çıkışım için hiç fena değil.
Eğer mümkünse insanlar ile savaşmayı istemiyorum. Dostça ilişkiler kurarak iş birliği yapmak ilerisi için en iyisi olacaktır.
Ve bu şekilde Brumund’ daki konaklamam sona erdi.
Sırada Ingrasia Krallığı’ nın Kraliyet Başkenti var.
Özgürlük Birliği Merkezi Büyük Üstadı Kagurazaka Yuuki ile tanışacağım.
Bu şekilde kendim gibi Dünya Gezgini olan bir emsalim ile görüşmek için yolculuğuma devam ettim.
☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽


Önceki Bölüm |          | Sonraki Bölüm