050–Ön Saflardaki Birlik

Font Size :
Dark Mode
Reset Mode



050–Ön Saflardaki Birlik



Çevirmen: Bakakuun
.
.
.
Ertesi günün sabahı,
Karmaşa ile başladı.
Sabahın ilk işi Milim’ i uyandırdım.
Huysuz bir yüz ifadesi vardı, kendisini iyi takdim edebilecek bir elbiseye üzerini değiştirttim.
Yeni giydiği elbisesi geçen gün sipariş ettiği elbiseydi ve üzerinde baya güzel durdu.

Eski Gotik tarzı elbisesinde hareket etmesi zor olsa gerek bu yüzden yeni bir elbise isteğinde bulunmuş olmalı.
[Neden bir İblis Lordu sahanın erken saatlerinde kalkmak zorunda ki!]
Huysuz bir şekilde homurdanıyordu ama kahvaltıyla birlikte keyfi yerine geldi.
Çocuklar gerçekten basit varlıklar.
O yemek yerken ben düşünüyordum.
Ondan sorumlu olmayı çok kafaya takmıyorum ama insan şehirlerine gitmeyi istiyorum. Peki, onu yanımda mı götürsem?
Bu fikrim hakkında şimdiden kötü şeyler hissedebiliyorum. Yok, düzeltmeme izin verin… Onu yanımda getirmek kesinlikle bir faciaya neden olacaktır!
Onun kadar tehlikeli birisini (çocuğu) daha önce hiç görmediği ve bulunmadığı bir yere götürmek… Yani götüremem değil de, götürmeyeceğim.
Ama yine de onu burada tek başına bırakmak sağlığım için iyi bir şey olmaz.
Milim’ in ziyaret süresi içerisinde insan şehirlerini gezmeyi askıya alalım şimdilik.
Kahvaltıyı bitirdikten sonra Milim’ i demirci ocağına götürdüm.
İnsan formuma bürünerek bir maske taktım; yani sonuçta Slime halimdeyken silahları deneyemem.
Ve oraya vardığımızda Kurobee ile selamlaştım,
[Hazırlanmasını isteğim şey, hazır mı?]
[Oo! O şey, değil mi? Milim-sama’ nın şahsi kullanımı için yeterli olmalı!]
Dedi bana bitirdiği ürünü gösterirken.
Geçen gün o şeyi yapmasını istediğimde Milim’ in ellerinin ölçülerini aldı.
Ejder Muştaları!
Bu muştalarının amacı çıplak eli kapışmalarda korumaktı ve yumrukların gücünü arttırmaktı… normalde. Ama bunun için vermedik ona bu muştaları.
Hayır, amacımız tam tersiydi. Hafif ama yoğun olan İblis Çeliği şok emebilen bir materyal aslında.
Aynen! Bunları taktığında saldırılarının etkisi normalinin %10’ una kadar azaltılacak!
İblis Çeliğini onarıcı bir etki vermesi umuduyla kullandık. Bunun en güzel tarafı ise yıkım gücünün azalmasıydı.
[Milim, dene bunu!]
Ejder Muştalarını ona verdim bu sırada o açıkça heyecanlanmış şekilde kabul etti onları.
Ve hemen taktı.
Hafifçe birkaç yumruk salladı havaya.
[Oh! Bu harika! Ellerimi çok hafif hissediyorum!]
Pekâlâ, görünüşe göre işe yarıyor. Eğer elleri hafif hissediyorsa gücü de biraz azalmıştır diye düşünüyorum.
Bana gelirsek, yeni yapılmış bir kılıcı elime aldım.
Eskisini kırdığımdan tamir etmelerini istedim.
Kendim kopyalamaya çalıştım kılıcı ama aynı gözükse de küçük farklar mevcuttu.
Kılıcı denemek için kınından çıkardım. Harika. Kurobee’ nin yetenekleri gerçekten müthiş – gösteriş değil.
Keşke kendi kullanımım için özel bir kılıca sahip olabilsem, görünüşe göre bunu tamamlamak için hala zamana ihtiyaçları var; sabırsızlaşmıyorum ama o anı iple çekiyorum.
Kafa sallayarak, kılıcı kınına geri soktum.
Milim ve ben yeni silahları elde ettiğimiz an Rigurdo koşarak yanımıza geldi.
Ne kadar güzel koşuyordu…
[Rimuru-sama demek buradaydınız! Bilinmeyen bir grup şehrimize geldi!]
Anlattıklarına göre silahlı bir grup şehrin yakınlarına gelmiş.
Aralarında üç maceracı varmış.
Nedense bu ahmak üçlü bir şekilde silahlı bir grubu şehre getirebilmeyi başarmış.
Neden birden bire bu kadar problem ortaya çıkıyor ki? Geri zekâlılar… Diye düşündüm ama,
[Neyse, gidip tanışalım onlarla.]
Dedim ve Rigurdo’ nun onları bıraktığı yere doğru ilerledim.
Ve sanki dünyadaki en normal şeymiş gibi Milim de takip etti beni.
Vardığımda Rigur ve gardiyanların, on civarında silahlı gurubu çevrelediklerini gördüm.
Hepsi aynı şekilde giyinmişti, ancak ekipmanları çok iyi gözükmüyordu tabi ki yetenekleri de öyleydi.
Bizim silahlarımızla onlarınkilerin arasında dünya kadar fark vardı.
Yine de aralarında daha üstün ekipmanlara sahip bir adam ve kadın vardı.
Sadece ekipmanları üstün değildi yetenekleri de baya yüksek gözüküyordu.
Ve tabi ki üç salak, beni gördüklerinde,
[Oh! Rimuru-danna, uzun zaman oldu!]
[Nasılsın! Takılmaya geldik!]
[Bayadır görüşmedik! Gelirken bir şeyler oldu… Yani sayımız arttı!]
Selam verdiler.
Gelirken bir şeyler oldu, ha. Görünüşe göre bu “vukuatın” nedeni bunlar.
[Yo. Pekâlâ, bu insanlar da kim oluyor?]
[Bunun hakkında…]
Detayları açıkladılar.
Açıklaması sırasında, Youmu adındaki adam gardını düşürmeden devamlı bize baktı.
Üç ahmak hikâyelerini bitirdiklerinde,
[Tanıştığımıza memnun oldum! Farmas Krallığı, Kontun Arazileri, Ön Saf Birliğinden Youmu’ yum. Canavarların burada bir şehir inşa ettiklerini duyduk ve kontrol etmeye geldik. Şehrin Şefinin bir Slime olduğunu duydum, görüşebilir miyim acaba?]
Bu şekilde kendini tanıttı.
[Ah, lütfen kendimi tanıtmamda geç kalmamın kusuruma bakmayın. Ben bu şehrin başı ve temsilcisiyim.
Rimuru Tempest olarak biliniyorum.
Şu anda bu şekilde gözüksem bile, aslında, gerçekten bir Slime’ ım.]
Diye cevap verdim.
[Öyle miydi, kabalığımı affedin. Cabal Şefin adının “Rimuru” olduğundan bahsetmişti ama Slime olarak tanıtılmanız beni yanlış yapmaya itelemiş, gördüğünüz üzere. İnsan taklittiniz gerçekten harika!]
Övgü mü başka bir şey mi bilmiyorum, ama beni yüceltmeye kararlı gibi.
Acaba insan taklitlini gerçekleştirebilen canavarlar ender bir şey mi?
Şu an bunun bir önemi yok da.
[Her ne olursa olsun, acaba insan kılığına girebilen canavarlar ender mi? Aslında bu sorumu unutun; bu gün burada ne işiniz olabilir?
[Ah, bunun hakkında…
Hedefimiz bir raporu doğrulamak. Canavarların bir şehir inşa etmesi gibi bir olay daha önce hiç yaşanmadı, anlıyorsunuzdur umarım…
Dahası, eğer bu rapor doğruysa ülkemize karşı bir tehdit unsuru oluşturması da mümkün.
Bu yüzden, bu şehrin gerçekten var olduğunu da düşünürsek, bizim için gerçekten bir tehdit misiniz kontrol etmeliyiz.
Acaba size benliğimiz ile yük olabilir miyiz? (TL: Şehirde kalabilir miyiz?)]
[Anladım. Ancak, eğer sizin için bu kadar tehlikeli bir düşman olma durumumuz varsa ve gerçekten dehşetlere düşürecek bir şehirsek, sizin burada kalmanıza nasıl izin veririz?]
Ters cevabımı duyunca, Youmu adındaki adam kafasını kaşıdı.
[Ah, kahretsin. Gerçeği söyleyeceğim. Açıkça konuşursak, burada bir canavar şehrinin olma olasılığına inanmadık. Şimdi hatalı olduğumu anlıyorum. Ve bu üç maceracının anlattıklarına göre burada çok iyi yaşam standartlarına sahipmişsiniz. Lütfen burada birliklerimizi konuşlandırmamıza izin verin!]
Dedi bir nefeste.
Ve üç salağa,
[Sizden şüphe duyduğum için beni affedin!]
İçten bir şekilde boynunu eğdi.
Onu bir müddet incelemeyi düşünüyordum, ama onu dürüst biri olarak düşünmekte bir sıkıntı olmaz herhâlde.
[Fufuuun! Demedik mi sana!
Yani, anladıysan sıkıntı yok! Her zaman insanlara şüphe ile yaklaşmak iyi bir şey değildir!]
Neden bilinmez Ellen ve grubu bu şekilde cevap verdi.
Diğer ikili de sözlerine olan katılımlarını kafa sallayarak belirtti, ya da en sonunda vardıkları için mutlu olduklarındandır beklide.
Yani, kötü birine benzemiyor ama buradaki benliklerini kabullenmek tamamen ayrı bir konu.
[Birliklerinizi burada konuşlandırmanız hakkında, bunun amacı nedir?]
Youmu bana baktı ve durumunu açıklamaya başladı.
Birlikleri Farmas Krallığının Kontu tarafından köyleri canavarlara karşı korumak için kurulmuş; üç birlik ve her birinde otuz kişi.
Bulunduğumuz yerden (stratejik konum) ana yola ve yakındaki köylere rahatça ulaşım sağlayabilirlermiş.
[Dahası eğer anayola doğru yol açarsak (döşersek) hem zaman kazanırız hem de bir ticaret güzergâhı meydana getiririz.
Tabi ki bunun için sonuna kadar iş gücümüzü sunacağız!]
Bir teklif ile bitirdi konuşmasını.
At sırtında buraya gelmek mümkün olsa da at arabaları için aynı şey geçerli değil.
Ana yola doğru olan ağaçları temizlemedik daha.
O zamanlar dikkat çekmek istemediğimizdendi bunun nedeni ama bu Ork vukuatından önceydi.
Şimdi Orman da sakinleşmeye başladığına göre ticaret yolları hakkında düşünmeliyiz.
Belki de teklifini kabul etmek iyi bir fikir olabilir.
Bunun gibi bir konuşmayı ayakta devam etmek iyi olmayacağından herkesi kafeteryaya doğru yönlendirdim.
Menu de pek bir şey olmasa da yine de leziz.
Tuz, karabiber ve diğer baharatlara sahip olmadığımızdan yeterli aromayı sunamıyoruz.
Bunu derdim eğer Shuna’ nın kutsal yemek becerileri olmasaydı. Yani onun ve diğer yardımcı Goblinaların.
Goblinaların sayısı istikrarlı bir şekilde artıyor.
Şehrin güvenliği ve düzeni erkekler tarafından sağlanırken kadınlar domestik (ev işi vs.) şeyleri hallediyorlar.
Hepsinin şahsi yetenekleri olduğundan kendilerini Yemek Yapma, Temizlik, Eğitim, Dikiş Dikme, Genel Yardım gibi bölümlere ayırıyorlar.
Bu bölümlerdeki verimlilikleri Rigurdo’ nun yönetici yetenekleri sayesinde denebilir.
Hoşnut edici bir şekilde, Milim yanımda oturuyordu.
Ejder Muştalarını dikkatli bir şekilde-değer vererek kullanması biraz şirindi.
[Bu arada, Rimuru-danna, bu kimin kızı olabilir acaba?]
Cabal sordu.
Milim birinin kızı denemesine tepki verdi ama kendini tuttu. Kelimelilerini iyi seçtin Cabal.
Bu kafeteryada Milim adındaki bir bomba olduğunu unutmamalı.
[Ah, bir misafir. Gerçekten önemli birisi, bu yüzden ona karşı en yüksek saygı çerçevesinde davranın, tamam mı?]
Onları önceden uyardım.
Eğer uyarımı yok sayarlarsa o zaman sadece kendilerini suçlayabilirler.
Benim problemim değil.
[Ben Milim. Tanıştığımıza memnun oldum!]
Milim bu kadar basitçe kendini tanıtmış olmasına rağmen onun acımasız bir İblis Lordu olduğunu unutmayalım.
Tapılası bir şirinliğe sahip, cidden hepsini kandırmayı başardı…
Ekipmanları diğerlerinden daha iyi olan bir adam ve kadının yüzünde endişeli bir ifade belirdi.
Aslında, ifadelerinden çok, taşıdıkları hava (aura) desek daha doğru olur – az bir şey değişti.
Milim’ e tamamen inanmayan bir şekilde baktılar.
Fark ettiler mi? Yok bunun olma (gerçekleşmiş) olasılığı yok, diye düşündüm onları daha yakından inceleyene kadar…
Ha? Neden aralarında kendilerini insan kılığına sokmuş iki İblis var? Evet, bu ikili İblisler.
Basit bir insan taklidi benim [Büyü Algı]’ mı kandıramaz.
Youmu’ nun dediğine göre onlara yolculuklarının yarısında kayılmışlar. Sızma görevi, öyle mi?
(Hey, iki İblis şehrimize sızdı, gardınızı düşürmeyin!]
Diye bildirdim [Düşünce Aktarımı]’ nı kullanarak.
Yani, sıkıntı yaratacak bir şey yapmadıkları sürece bir problem yok.
(Rimuru-sama, İblis Lordu Milim ile aynı zamanda ortaya çıktıklarını göze alırsak, bir bağlantıları olabilir mi?)
(Bende aynı fikirdenim, Rimuru-sama. Gardımızı düşürmemiz için planlanmış bir kurgu?)
(Yooooooook! Bunun gibi zahmetli bir şey yapmam ben!!!)
Milim [Düşünce Aktarımı]’ mı paylaşım ağımın arasına girdi.
Kullandığımız frekansı anlayarak kendisini zorla kabul ettirmiş.
Yapılması en kadar anormal bir şey.
Eğer bunu kolay gibi gösteriyorsam yanlış anlamayın – acayip yüksek bir yetenek seviyesi talep ediyor bunu gerçekleştirmek.
(Hey sen, biraz önce ağımıza mı girdin?)
(Fufun! Bunu gibi bir şey çocuk oyuncağı benim için! Ama geçmişte olanı geçmişte bırakalım. Bu ikisinin benimle bir alakası yok!!]
(Onları tanıyor musun?)
(…Eh? Tan…ımıyorum?)
(…)
(…)
(Aman neyse. Hepinize söylüyorum, gardınızı düşürmeyin!)
Alakadar olamamalarına rağmen görünen o ki bir ara tanışmışlar.
Söylemek istemiyorsa zorlamaya gerek yok. Kime karşı dikkatli davranacağımızı öğrenmiş olmamız yeter.
Bu şekilde konuşurken herkes kendini tanıtmakla meşguldü.
Ve görünüşe göre bu biraz önce sona ermiş.
[Şimdi, herkes kendini tanıttığına göre, olayın kalbine inelim!]
Esas soru onların burada bir merkez oluşturup oluşturmamasına izin verip vermeyeceğimizdi; ama bundan önce açıkça belli etmemiz gereken bir şey var.
[Bunu Youmu-san tarafından, kişisel bir talep olarak anlamakta hata yapmıyorum değil mi?]
[Evet, bu doğru olur. Aslında, Kont’ tan nefret ediyorum. Bizim patron, Kont Nidole Maigam doğru dürüst bir adam değil. Kişisel kazançlarını her şeyin üstünde tutan tiplerden.
Açgözlü ve astlarına kötü davranıyor (hor görüyor).
Koruma için ağır vergiler koymasına rağmen paranın yüzünü birlikler göremiyor.
En pislik adam tipi.
Yani, patronu hakkında bu kadar kötü konuşan biri olarak ben de doğru dürüst biri sayılamam aslında.
Her hâlükârda, sonuç olarak, ciddi bir şekilde eleman eksikliğimiz var.
Eğer burada bir merkez kurabilirsek yakınlardaki köylere ulaşımımız kolaylaşır.
Ama eğer bunu rapor edersek, şehrinize burnunu sokmaya çalışacaktır kesinlikle.
Sizin ürettiğiniz kıyafetler şehrinizin spesiyali öyle değil mi? Onun şehrinin ürettiklerinden kat be kat daha iyi (çok çok çok daha iyi) biliyor musun?
Yani, burası tarafsız bölge olarak biliniyor o yüzden tek başına hareket edebileceğini hayal edemiyorum, ama…]
Anladım.
Açgözlü bir Kont, alışılmış bir durum.
Evet, onun gibi can sıkıcı bir karakter ile muhatap olmak istemem.
Ama Youmu’ nun açıklayış şekline bakarsak dediklerinde ciddi olmalı.
Cidden burada bir merkez kurmak istiyor. Güvenimi kazanmak için sadece gerçeği ağzına alıyor.
Konuşmamız devam etti.
Rigurdo ve Oniler fikirlerini belli ettikten sonra karar verdik.
Onların burada boş bir evi kullanmalarına izin verdik.
Tabi ki eğer bir problem yaratırlarsa onları hemen buradan atacağız. Dahası yedikleri yemekler için para alacağız.
Buna Kaijin’ in fikrini dinledikten sonra karar verdik.
Tek bir kişinin bir geceliği 3 gümüş. Normal bir şehirde güneş gören bir oda tutmak 5~8 gümüş arası.
Bir inde tek kişilik bir oda 3 gümüşe kadar düşebiliyor bunun yanında günde bir kere basit bir öğün de dâhil.
İmparatorluk Başkenti kolayca bunun beş katı kadar pahalı oluyormuş.
Bu arada, yüz gümüş bir altına tekabül ediyor. Kaidou’ dan aldığım 20 altın hala yanımda.
Bizim standartlarımıza göre, tek bir gümüş 1000 Japon Yenine eşit ve bir altın 100.000 Yene eşit (1000 Yen = 25.92 TL / 100.000 Yen = 2592,27 TL).
Parasal değer malzemelere ve ona benzer şeylere göre değişiyor; her neyse, anlaşılan Kaidou baya para harcamış ilacı alırken.
İlacın etkisini göze alırsak beklenecek bir şey, ancak ekonomimizi başlatmak için yeterli olmalı bu miktar.
[Üç gümüş çok fazla, lütfen az bir şey indirin!]
Youmu pazarlık etmeye başladı.
[Hmph! Dinle bakalım, bir oda aynı zamanda üç öğün yemek ve bir duş içeriyor!
Eğer bununla bir sıkıntın varsa sana bir depo ayarlayabiliriz, ne diyorsun?
Orada sadece bir gümüş alacağız ama yemek yok!]
Youmu Kaijin’ in kelimeleri üzerinde düşündü ama en sonunda pes etti.
Büyük olasılıkla biraz önce yediği yemeği hatırladı.
Ve bu şekilde Farmas Krallığı Kontu tarafından atanmış Ön Saflar Birliği Gardiyanı Youmu’ ya ve birliklerine kalacakları bir yer ödünç verdik.
Aynı zamanda Muhafız Merkezinin birinci katını da ofisleri olarak kullanmalarına izin verdik.
Youmu’ nun grubu eşyalarını taşıdı oraya.
Görünüşe göre diğer birliklere Büyü İletişim cihazı gibi bir şey kullanarak konuşmayı başarabiliyorlar.
Ancak, maalesef, her saat başına sadece üç dakika kadar konuşabiliyorlar. Büyünün maliyeti o kadar pahalı ki yeterli kadarını sağlayamıyorlar.
Bu yüzden sadece acil durumlarda birliklerin arasında iletişimi sağlamak için kullanıyorlar.
Pahalı bir zamazingo, sadece altı tane var ellerinde.
Bu da ne kadar cimri olduğunu gösteriyor patronlarının.
Diğer iki “yeni geleni” de sayarsak, insan birlikleri 32 kişiden oluşuyor.
Bulundukları yerden – yani şu andan itibaren – her köye bir günde varabiliyorlar. Sonuç olarak baya verimli çalışmaya başladılar.
Buradaki hayat şekline de uyum sağladılar-alıştılar.
Youmu büyü iletişim aracı ile onlara ulaştıktan sonra hepsi burada konuşlandı. Keyifli-güler yüzlü bir grup.
[[[Şu nadan itibaren bize iyi bakın!]]]
Diye haykırdılar.
[Zevkle! Ancak, eğer probleme neden olursanız, can sağlınızı garantileyemem. Bu yüzden dikkatli olun, tamam mı?]
Hafiften bir tehdit oturttum araya.
Açıkça canavar olmamıza rağmen sadece ilk birkaç dakika gardlarını aldılar.
Ama onların burada sıkıntı yaratabilecek rahatlığa gelmemelerini sağlayacak kadar da indirtmeyelim gardlarını.
İyi insanlar topluluğu gibi gözükmelerine rağmen belki ben fazla endişeleniyorum.
Planlandığı gibi, sonra Youmu’ yu Rigur’ la tanıştırdım.
Savunma alt yapımızın (nöbet vs.) nasıl çalıştığını ona anlattıktan sonra, Ön Saf Birliği bizimle köylerin arasındaki açık noktaları doldurmaya karar verdi.
Ayırabilecekleri yeterli zamanları olduğundan tek bir birlik yol yapımında çalışabilir.
Ve serbest olan Üst Sınıf Ork İnşa Timi de onlara bununla yardım etmesi için yollanacak.
Beklenmemiş bir şekilde gerçekleşmesine rağmen, Youmu’ nun grubu şehrimize aşina oldu.
☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽



Önceki Bölüm |          | Sonraki Bölüm